Öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya mektup yazdı.
Kocasının cinayetini gizlemek isteyen karanlık bir elin olduğunu öne süren Ayşe Ateş, bu karanlığın gün yüzüne çıkarılması çağrısında bulundu.
Eşinin öldürülmesiyle ilgili ilk olarak soruşturma başlatan ve daha sonra dava dosyası elinden alınan Ankara Savcısı Ayhan Ay, soruşturmayı yürütürken görevden alınan Ankara Başsavcı Vekili Durdu Özer tarafından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderildi. HAKYOL tesisinde olduğu söylenen Orhun Haber'in paylaşımıyla soruşturma başlatıldı. Mahkeme onun Cumhuriyet Savcısı olarak atanmasına dikkat çekti.
İfadesinde yaşananları savcılığın eksiklikleriyle birlikte özetleyen Ayşe Ateş, şunları söyledi: “Eşim Sinan Ateş'e ilişkin bilgileri alıp öldürülmeden önce bir merkeze aktaran kişiler ile bu bilgilerin aktarıldığı merkezi temsil eden kişinin bu eylem suçlamasının dışında tutulması, Birbirini tanımayan insanların sokakta buluşup eşim Sinan Ateş'i öldürmeye karar vermesi şeklindeki mantıksız görüntü.” dedi.
Ayşe Ateş, Katilleri koruyan bu karanlık el ortaya çıkarsa bu siyasi cinayet tüm yönleriyle aydınlığa kavuşacaktır.
O bağırdı.
Ayşe Ateş'in mektubu şöyle:
“Sayın Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç @yilmaztunc ve Sayın İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya @AliYerlikaya'ya açık mektup Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın huzurunda sizlerle bir araya geldik. daki toplantımızda suçlamanın eksik olduğunu düşündüğüm yönleriyle ilgili düşüncelerimi dile getirmiştim ancak daha sonra çok önemli bir konuyu size sunmadığımı fark ettim. Bu nedenle kendisinden vermesini istemeyi uygun bulmuyorum. Trafik yoğunluğumda şu ana kadar oluşan kamuoyunun hafızasını tazelemek istiyorum ama bu siyasi cinayetten yeni haberdar olan vatandaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla bu açık mektubu yazmaya karar verdim.
Bildiğiniz gibi bu ülkenin şerefli akademisyeni eşim Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 günü Ankara'nın göbeğinde suikastçılar tarafından şehit edildi. Vahşi cinayetin ardından davaya ilk bakan savcılar sayesinde bu siyasi cinayet işlendi. gizlenmiş olamazdı.
Gizlenmiş olamaz diyorum çünkü alçak bir yöntemle gerçekleştirilen bu suikastın ardından yaşananlar, bu siyasi cinayetle bağlantılı olarak tutuklanan 22 kişinin ve adı geçen 17 kişinin soruşturmalarının tamamını veya bir kısmını koruyan karanlığın gizli olduğunu gösterdi. devam ediyor ve bu siyasi cinayet ortak bir sokak kavgası gibi gösterilerek örtbas edilmeye çalışılıyor.
Beni ve aziz milletimizi bu düşünceye getiren gelişmeleri, daha önce farklı bir başlık altında sizlerle paylaştığım gelişmeleri kronolojik olarak sıralamaya çalışacağım:
1-) Şu anda tutuklu olanların bir kısmı defalarca gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Serbest bırakıldığı bu günlerde, bazı insanlar cep telefonlarını kırdı, bazıları cep telefonlarını değiştirdi ve bazıları da telefon şifrelerini unutacak kadar hafızalarını kaybetmelerine neden olan bir hastalıktan acı çekti. Bu vahşi cinayetin çözümüne dair önemli delil kaynakları böylece ortadan kaybolmuş oldu. İzninizle bu açık mektubu okuyan vatandaşlarımızı aydınlatmak için şunu açıklamam gerekiyor: Söylediklerim, faillerin Savcılık önünde yaptıkları beyanlarla da doğrulanıyor ve iddianamede yer alıyor.
2-) Önce bazı gruplar davaya atanan savcılara “FETÖ” suçlaması yaparak faillerin birer birer yakalanmasını ve delillerin birer birer ortaya çıkmasını sağlayarak değerli savcılarımızı görevden aldılar. görev.
3-) PTS kayıtlarından kimliği tespit edilen ve adım adım takip edilen, tetikçi Eray Özyağcı'yı taşıdığı düşünülen 06 AT 5021 plakalı siyah Audi marka aracın plakası ve kime ait olduğu gibi bilgiler , suçlamaya bile dahil edilmedi.
4-) İddianamede Sinan Ateş'in sırdaşı, yol arkadaşı ve hayat arkadaşı olan eşinin yani benim bir sayfalık ifademe sadece üç satır ayrılmıştı.
5) Eşim Sinan Ateş'in en yakın arkadaşlarının bu siyasi cinayetin çözümüne dair önemli ipuçları içeren açıklamaları iddianamede tek satır bile bulamadı.
6) Eşim Sinan Ateş hakkında öldürülmeden önce bilgi edinip bunu bir merkeze aktaran kişiler ile bu bilginin aktarıldığı merkezi temsil eden kişinin bu soruşturmadan dışlanması, makul olmayan bir imaj oluşturmuştur. yapmadı. birbirimizi tanıyoruz, sokakta karşılaştık ve eşim Sinan Ateş'i öldürmeye karar verdik. Bu menfur cinayetten yeni haberdar olan vatandaşlarımızı aydınlatmak için burada bir parantez açmam gerekiyor: Mevcut iddianamede dosyaları ayrılan kişiler isimleriyle anılıyor ve aralarındaki yazışmalar bilirkişi raporuyla da destekleniyor.
Sayın Bakanlar
Hiç şüphe yok ki, tüm bu unsurlar bir Venn diyagramına dönüştürüldüğünde birbiriyle kesişen kümeler ortaya çıkacak ve bu karanlık elin kimi veya neyi korumaya çalıştığı ve halktan hangi gerçeği saklamaya çalıştığı ortaya çıkacak.
Bildiğiniz gibi bir buçuk yıldır ülke gündemini meşgul eden bu siyasi cinayetin sorumluluğunu birçok kişi ve kurum üstleniyor ve hem sosyal, hem siyasi hem de vicdani açıdan toplumu sınayan bir durum yaratılıyor. Katilleri koruyan bu karanlık elin ortaya çıkması halinde bu siyasi cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılacağına inanıyorum. Böylece bu siyasi cinayetin suçlusu ile masumu birbirinden ayrılacak, masumlar yargılanmaktan kurtulacaktır. Her şeyden önce toplumun vicdanını kanayan bu yara iyileşecek, aziz milletimizin adaletine olan inancı yeniden ruhuna kavuşacaktır. Saygılarımla.”